22 Mayıs 2010 Cumartesi

SEVGİDEN BİRAZ...


iki eksik parçanın uyum dairesi içine girmesidir sevgi.eksik parça dedim çünki eksik parçalar birbirini tamamlamak için birbirini çeker.çünki kainatta aslolan mükemmellik/tamamlanmaktır.anlaşılacağı üzre;sevginin amacı tamamlamak/mükemmelliktir,ikiyi tek yapmaktır.mutlak bütünlüğün bir ifade şekli sanki.sevgiyle,çoğu zaman anlayamadığımız,adını koyamadığımız şekil ve anda karşılaşırız.ama şu kesinki mutluyuz.ve o sevgi bize bir şekilde fayda vermeye başladığında/devam ettiğinde onun peşinden gideriz/akarız.eşcinsellik açısından baktığımızda;iki erkek ya da iki kadın da birbirinde tamamlayıcı olan eksik parçalarını buluyorlar.iki karşıt cins de eksik parçalarını birbirinde buluyor.ve biz aynalar gibi birbirimizde kendimizi seyrediyoruz,farkında olalım ya da olmayalım.ben doğuştan eşcinselim ve çok küçük yaşlarda bile bunun farkında olmayarak hissediyordum.bir erkeği temaşa etmek dünyanın en güzel şeylerinden biriydi benim için ki halen de öyle.kadınlara yakındım ama sanki onlar gibi olarak.eşcinselliğimle iki cinsi de gayet iyi tahlil edebiliyorum.ben bunu zenginlik olarak algılıyorum.tabii ki bu sevginin dış dünyadan iç dünyama doluşan ve yer edinen çok ama çok olumsuzlukları oldu.hiç kendim olamadım doğrusu.rollerden rollere girerek yapay bir robottum sadece.dışımdakiler mutlu bense hep acılı.ama ne zaman kendim olma yolunda az da olsa ilerlediğimde mutlu ve huzurlu oldum hep diğerlerine rağmen.dıştaki negatiflerle ve kendi gerçekliğim arasında gidip gelen bir hayat karmaşası benim ki ve dahi diğer eşcinsellerin de çoğunluğu için geçerli olduğunu düşündüğüm bir gerçek.böyle aksak bir ruh ve kalb ile insan nasıl mükemmel olabilir?hep başkaların biçtiği rolleri oynamak zorunda kalmak ne kadar insaflı?bir yandan kendi özümüzdeki yaratan inancı ve sevgisi arzusu,diğer yandan yanlış algılayanların dikte ettiği yanlış inanç ve kalıplar...hergün lanetli olarak,cehennem ehlinden biriymiş gibi hayatı yaşamayı,sığınmak istediği ilahın kendisine sırt çevirmesini(!),kitaba sarıldığında kendisini cehenneme yolladığını(!) bilmeyi,en aziz varlık olarak gördüğü peygamberini cehennemde yanmak ile korkuttuğunu(!) bilmeyi,insanların da bunu desteklediğini görmeyi kim ister Allah aşkına?bu insanın hayata fazlalık olarak geldiğini,yaratılış hatası olduğunu ve lanetli olarak geldiğini ve yaşamasının bi anlamı olmadığını düşünmesi ve kurtuluş olarak da ölmeyi seçmesi normal değil mi?bırakın o-şu-bu sebebleri,sizin varolma hakkınız elinizden alınıyor ve sizi kökünüzle yok ediyor.böyle negatif bombardımanına maruz kalan bir insan nasıl yaşar?bütün içinde yaşayan bir parça bu halde olursa,bütün nasıl olur acaba?anlayamadığım şey;sevginin ve hoşgörünün kaynağı olan islam ile müşerref olmuşuz(!) ama hale bakın.gavur dediklerimiz bile sanki islamdaki sevgi ve hoşgörüyü alıp bu anlamda hayata geçirmeye çalışıyorlar.ben asla islamın yanlış olduğunu söylemiyorum.sorun,yolda değil yolda giden(!) sarhoşların...hayat;seçim ve sonuçlardan ibarettir.bize verilenleri hangi yönde nasıl kullandığımızla alakalı herşeyimiz....kainatın ham maddesi nurdur,yapıştırıcısı da vedud/sevgi/cazibe/çekimdir...ve dahi kainat sevgiyle/çekimle harekette ve deveranda.yaratan,herşeyi aşkıyla yaratıyor(yarattı demiyorum çünki yarattı dersem olmuş bitmiş anlaşılır.yaratıyor dedim ki;herşey yeni bir şe'ndedir(yaratılıştadır)..aslında Zat-ı Akdes için herşey olmuş bitmiştir ama kul nazariyesince deveran eden bir yaratılış söz konusu)...vehim;olmayanı var algılatan,olanı da yok algılatan melek/kuvve/güçtür...kainat,tam bir algı yanılsaması.aslında sadece zan...kainata hangi algıyla baktığımız önemli olan.bedeni algı duyularımız tam ve sağlıklı olsa da yine eksiktir algımız.mikroskopla kainata bakmaya kalksak,ya da dürbünle,ya da farklı bir algı aracısıyla baksak,algı değişeceği için görece gerçekliğimiz de değişecek.bunu manasal algılarla da düşünebiliriz.kainata nefretle baksak,ya da eksiklikle,ya da herhangi bir negatif hal ile.şimdiki çoğu insanın baktığı negatif açıları buna yerinde bir örnek olacak.ya da sevgiyle bakmak.bana göre de,tüm güzelliğin anahtarı olan sevgi...kalbin kaybedip de bulamadığı gerçeklik algısı olan sevgi.bir zatın da dediği gibi;aşk imiş her ne var alemde....kalb nasılsa,öyle algılarız,nasıl algılarsak öyle yansıtırız.biz her birimiz seyirlik aynalarız ve ne yansıttığımıza bi bakalım...

Hiç yorum yok: