2 Ekim 2010 Cumartesi

GÖREBİLMEK...

Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa;

- Buranın yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler..

Çocuk arabanın penceresini açtıktan sonra;
Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde..

Adam çocuğun yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.

- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk. Kuş cıvıltıları oradan geliyor zaten.

- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?.

-Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk... Üstelik manolyalar da katılıyor onlara.. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız..
Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde farketmiş çocuğun kör olduğunu..

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini farkettiğini..
Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken;

- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki!. Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?.

Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına doğru yönelirken;

- Artık emin değilim demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür..

Gösterdi ........... gördü anlamına gelmez
Söyledi ............. duydu anlamına gelmez

Duydu .......doğru anladı anlamına gelmez

Anladı .......... hak verdi anlamına gelmez

Hak verdi .......... inandı anlamına gelmez

İnandı ............ uyguladı anlamına gelmez

Uyguladı ...... sürdürecek anlamına gelmez
http://www.okyanusum.com/gorebilmek.html

Hiç yorum yok: