Amr İbnu Şu`ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü, mütekebbirler küçük karıncalar gibi haşrolunurlar. Onları her yönden zillet bürümüştür. Cehennemde Bûles denen bir hapishâneye sevkedilirler Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehennem ehlinin irinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tînetu`l-habâl denir."
Tirmizi, Kıyamet 48, (2494)
İslamiyet`e göre küfür ve inkarın en büyük nedeni olan kibir, insan sağlığını da olumsuz etkiliyor.. Kibir, kalp krizine yol açan en önemli etken çıktı. İşte kalp krizinin nedenleri:
İslamiyet`in Kutsal Kitabı Kur`an-ı Kerim`e göre, kibir, Şeytan`ın Hz. Adem`e secde etmesini engellemişti. Kur`an-ı Kerim`de `(Hz. Adem`e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kafirlerden oldu` (el-Bakara, 2/34). ayeti ile dile getirilen bu durum, Musa kıssasında Firavun`u, Nuh kıssasında bir kavmin gerçeğe ulaşmasını engelleyen en büyük etken de kibir olarak vurgulanmakadır.
Kur`an`da sık sık vurgulanan kibrin din açısından ne denli büyük bir kötülük olduğu, peygamberimizin sözlerinde de, `kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunanın cennete giremeyeceği` belirtilmektedir. Newsweek dergisinde kapak olarak yayınlanan bilimsel araştırmaya göre kibir, tıbben de insanlara zarar veriyor.
1994 yılında ABD`nin Los Angeles kentinde meydana gelen yüksek şiddetli depremde, hastahanelerden gelen raporlara göre göçük altında kalan insanların ölümlerinin yanı sıra yaşadıkları stres ve korkudan kalp krizi geçirerek hayatlarını kaybedenler de kayıtlara geçti. Raporlara göre, bölgede kalp krizinden ortalama ölen sayısı 15.6 iken deprem günü bu sayının 51`e yükseldiği gözlendi.
Neden kalp krizi geçirilir Bu sorunun cevabını bize Yeni İngiltere Tıbbı Muhtıra`sı, `İnsanlar hiç beklemedikleri ve alışkın olmadıkları bir olayla karşılaştıklarında duygusal stresleri, zamansız kalp rahatsızlıklarına sebep oluyor` açıklamasıyla veriyor. Bilim adamları bu ani korku durumuna Northridge sendromu adını veriyor. Halk hekimlerinin anlayışına göre ani kavgalar veya kötü herhangi bir haber öldürücü olabiliyor.
Northridge araştırmaları gösteriyor ki, 1981`deki Atina depremi ve 1991`de meydana gelen Irak`ın İsrail`e yaptığı Scud füze saldırısı psiko-kardiyoloji yani psikoloji ile kardiyoloji arasındaki bağ bulgusunun ortaya çıkmasının sebeplerinden olduğunu belirttiler. Bulgular gösteriyor, ki kronikleşmiş duygusal çöküntüler stres, aşırı heyecan ve endişe, kibir ve depresyon uzun süre yaşandığında, depremler sonucu yaşanan şoklardan daha çok hasar yaratıyor.
Duke Üniversitesi Sinir Hastalıkları bölümü profesörlerinden Edward Suarez, kalp krizi geçiren kişilerin %50`sinde yüksek kolesterole rastlanmadığını belirtti. Psikolojik nedenlerden kalp krizi geçirme riski, obezite, sigara kullanımı, yüksek tansiyon hastalıklarından kalp krizi geçirme riskiyle aynı ölçüdedir. İngiltere`nin Birmingham Üniversitesi profesörlerinden Dr. Michael Frenneaux, depresyonun ve hatta kibirin kalp krizi geçirme riskini ikiye katladığını belirtti. Kibir riski %26 arttırırken, 60 yaş ve üstünün %50`sinin bu riskle karşı karşıya olduğunuda ekledi.
Çocukluğunda, fiziksel, psikolojik, duygusal ve ailesel şiddete maruz kalmış ve travma geçiren insanların ilerleyen yaşlarda %30 ile %70 arası kalp krizi geçirme riskini üzerlerinde taşıdıklarını belirten Dr. Maxia Dong, San Diego da Hastalıklardan Korunma ve Hastalık kontrolü Enstitüsünde 17 bin kişide yaptığı araştırmalardan sonra bu sonuca ulaştığını bildirdi. Peki stresin neden bu denli etkisi var?
Stres altında olan ve depresyon geçiren insanlar, davranışlarını ve yaşam biçimlerini de bulundukları duruma göre yaşıyorlar. Şöyle ki depresyondaki insan yaptığı veya yapması gereken diyete sadık kalmazlar, hiç egzersiz yapmazlar, ve daha çok sigara tüketirler. Depresyonda ve streste olan insan mekanizması adrenalin salgılar, buna bağlantılı olarak tansiyon yükselir, kan şekeri normalin üstüne çıkar.
Bünyede ve insan mekanizmasında bu denli değişiklikler olurken, kan pıhtıları yaraları sarmak için harekete geçer fakat uzun süre kandaki değisiklikler geçmez ise kan damarlarında hasara yol açıyor. Hali hazırdaki araştırmalar iltihaplanma ve iltihaplanmanın etkileri üzerinde devam ediyor. Kibirli ve depresyondaki insanların stres hormonunu daha fazla salgıladığı, kalp krizi riskini arttıran iltihaplanmanın bağışıklık sistemi tarafından onarılmaya çalışması bünyeyi yoruyor. Adrenalin hormonu kalpte tahribat yaratabiliyor.
John Hopkins Üniversitesi doktorlarından Dr. Ilan Wittstein, stresten ve depresyondan kaynaklanan kalp krizlerine `kırık kalp sendromu` adını verdiğini belirtti. Türkiye de de halk arasında `panik atak` olarak bilinen bu çeşit kalp krizi, ilk etapta kalp krizi olarak gözükmese de hissedilen ve yaşananlar tamamiyle aynı.
Wittstein`ın hastaları genelde, ailelerinden birinin ölümü, araba kazası, silahlı soygun, hatta sürpriz doğum günü partisi gibi ani şok yaratan olaylar sonucu, kalbin pompalama sisteminde zayıflama oluşarak kalp krizi geçiriyorlar. Hastaların tansiyonları normalden 30 kat daha yüksek çıkıyor bu durumda da beklenen kalp krizi gerçekleşiyor. Hormonlar kalp hücrelerinin ihtiyacı olan kalsiyumu alamıyor, bu durumdada kalp kaslarındaki hücrelerle bağlantı sağlanamıyor.
Egzersiz ve ibadet Eğer negatif ve stresli duygular kalp rahatsızlıklarına yol açıyorsa, bu tip duygulardan kurtulmak kalp krizleri için bir tedavi olabilir mi? sorusuna Utah Üniversitesi psikologlarından Timothy Smith, öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmayla cevap bulmaya çalıştı.
Smith`in yaptığı araştırmada öğrencilere stresli ve zor bir görev veriliyor ve bundan önce çok sevdikleri bir yakınlarını veya arkadaşlarını düşünmeleri isteniyor, sonradan yapılan testlerde tansiyonlarında çok az bir yükselme gözlendiğini belirtti. Çalışmalarda optimistik düşüncelerin damar tıkanıklığının ilerleyişini yavaşlattığı tespit edildi. Dr. Dean Ornish, çok hafif bir diyet, egzersiz ve ibadet gibi estekleyicilerle stresi azaltma yoluna gittiklerini belirtiyor.
Kaynak:Haber7
http://www.okyanusum.com/hadisbilgi5.html
eşcinsellere özgürlüğünü vermelisiniz!
1 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder