Buğdayın işlenerek una dönüştürülmesi sürecinde özel ayrıştırma işlemleri sonucunda 1 tonundan sadece 1 kilogram elde edilen ve E vitamini bakımından zengin olduğu belirtilen ”ruşeym” (wheat germ) Buğdayın özü demek. Bu bilinen Buğday taneciğinin en tepesindeki cücüktür. Buğdayın iç bölümünden oluşur. Tepesindeki o küçücük hayat kaynağı, Bitki oluşmasını sağlayan rüşeym’dir.
Buğday ruşeymi, tanenin filizlendiği bölgedir. Muhteviyatında yüksek miktarda A,E ve B1 vitamini, lesitin, esansiyel yağ asitleri ve proteinler ile minerallerden çinko, manganez ve krom bulunmaktadır. Döllenmeden sonra oluşan tohumda bitki embriyosu ile beraber besin deposu bulunur. Embriyo, bitkinin küçük bir kopyasını içinde barındırır. Besin deposu ise, bitki kendi besinini üretebilecek hale gelene kadar embriyonun büyümesini sağlayacaktır.
Döllenmeden sonra tohum oluşurken bitki türüne göre nişasta ve protein ile birlikte şeker ve yağ da tohumla birlikte besin olarak depolanır. Nişasta tohum için gerekli olan enerji kaynağını sağlar. Depolanmış proteinler de bitki açısından önemli olan diğer proteinleri inşa etmek için embriyonun ihtiyaç duyacağı aminoasitleri sağlayacaktır. Buğdaydaki toplam proteinin yaklaşık % 8’ini içeren ruşeymin protein miktarı % 30 civarındadır.
Buğday ruşeymi tüm tanenin % 2-3’ünü oluşturur ve gıdalarda, kozmetikte aranan bir üründür. Gıda kullanımına uygun olan ruşeym oranı en fazla % 0,5’tir. Geleneksel bir değirmen sisteminde ruşeym, kepek azaltma pasajlarında elde edilir.
İçinde vücut için gerekli besin öğelerinin bir çoğunu yüksek miktarda içeren buğday ruşeymi, değerli bir maddedir. Bu maddenin % 15 oranında ekmeğe ilave edilmesi ile besin değeri yüksek, oldukça lezzetli ve iç yapısı homojen bir ekmek elde edilmiştir. Bu ekmeğin yeni bir çeşit ekmek olarak piyasaya sunulması, yeterli ve dengeli beslenme konusunda tüketiciye bir katkı olmuştur.
İçindekiler
Buğday unu, içme suyu, ruşeym, kepek, gluten, ekmek hamur mayası, Gıda sanayi tuzu, sirke, Ekmek katkı maddesi [Emülgatör (mono ve digliseridlerin diasetil tartarik asit esterleri), şeker, enzim (fungal hemiselülaz, fungal alfa amilaz), antioksidan (askorbik asit)] ve koruyucu (kalsiyum propiyonat)
100 gr. Ruşeymli Ekmeği’n Besin Değeri
Enerji
224 kcal
Protein
9,5 gr.
Toplam Yağ
1,85 gr.
Diyet Lif
6,9 gr.
Karbonhidrat 42 gr.
BİR YORUM:
Beyaz un merakı sağlığı rezil ediyor!
Şimdilerde bütün dünyada bir “E” vitamini modası var. İnsanlar yüksek paralar ödeyerek “E vitamini hapları” satın alıyor. Ne işe yarar bu “E vitamini”?
Yaşlılığı geciktirici vitamin olarak “E vitamini”, vücutta hücre zarının dayanıklılığını sağlar. Vücudun bağışıklık sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynar. Aterosklorozun oluşumunu engelleyici etki gösterir. Koroner kalp hastalığı riskini azaltır. Pıhtı azaltıcı etkisiyle kanın akıcılığına, diyabetli hastalarda damar komplikasyonlarının önlenmesine yardımcı olur. Sinir sistemi hastalıklarında olumlu etkiler gösterir. Gözde katarakt oluşumunu geciktirir. E vitamini yaşlılığa bağlı hücre hasarlarında azalmaya neden olur. Etkin bir antioksidandır. Bu özelliğinden dolayı kolay oksitlenebilen bileşiklerin oksidasyonunu önler. Özellikle A vitamininin oksidasyonunu önleyerek bu vitaminin organizmada etkisini artırır, karaciğerde depo edilmesine yardımcı olur. Üreme sisteminde etkilidir. Kansızlığı önler.
E vitaminin doğalı makbul
E vitamini makbulü “doğal” olanıdır. Doğal, E vitamini şişelerinin üzerinde “wheat germ” yazar. Bu “wheat germ” denilen şey bizim bildiğimiz buğday taneciğinin en tepesindeki “cücük”tür. Buna bizde “buğdayın ruşeymi” derler. Buğdayın kalbi - hayat kaynağıdır. Buğday üç bölümden oluşur. Tepedeki o küçücük hayat kaynağı, bitki oluşmasını sağlayan ruşeym. Üzerindeki kabuk (kepek). Ve ruşeymin altında bulunan, tohum çimlenirken ruşeyme hayat veren gövde kısmı.
Buğdayın içinde (1) Karbonhidratlar, (2) Protein, (3) Yağlar, (4) Mineral tuzları, (5) Vitaminler, emzimler ve diğer bileşenler vardır.
Buğday olduğu gibi öğütüldüğünde bunlar da bütünü ile un olur.
Geliniz görünüz ki, şimdi buğday olduğu gibi öğütülerek un olamıyor. Çünkü Türk halkının da bir “beyaz ekmek” merakı oluştu. Halkımız “beyazın da beyazını” aradığından fırıncılarımız da unun “beyazının da beyazını” satın alıyor.
Bu talep karşısında değirmencilerimiz unu katlediyor!.. Unun beyaz olmasını önleyen, buğdayın kepeğini ve de daha önemlisi ruşeymi (embriyo’yu kökçük kalkancık’ı) ayırarak buğdayın sadece “dolgu kısmı” olan gövdesini öğütüyor.
Beyaz unda vitamin yok
Böylece buğdayın “E vitamini başta olmak üzere, diğer vitaminleri karbonhidrat ve protein değerleri, mineralleri kalsiyumu, fosforu, magnezyumu, demiri, çinkosu ruşeym ve kepek olarak değirmende kalıyor. Halkımızın “beyazın da beyazı” ekmeğine, içinde hiçbir vitamin, mineral, protein değeri olmayan un giriyor.
Sadece o kadar olsa iyi. Beyazın da beyazı arayışındakileri mutlu etmek için bazı değirmenler una son anda beyazlatıcı kimyevi madde katıyor.
Korkunç bir gerçek şu: Değirmenlerimizin çoğunun yeni makineleri bu talebe dönük makineler. Buğdayı öğütürken ruşeymi ve kabuğu (kepeği) çıkaran makineler. Buğdayı olduğu gibi üretebilecek makine sayısı azaldı.
Sonuç Türk halkı “beyazın da beyazı” merakı nedeniyle “sünger ekmek” yiyor.
GÜNGÖR URAS
eşcinsellere özgürlüğünü vermelisiniz!
1 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder